24 Ağustos 2011 Çarşamba

tarhana çorbası

uzun bi aradan sonra tekrar burdayım :)

bugün tarhan çorbası yaptım iftara. bizim evden hiç eksik olmaz. hergün olmasada 2 güne bir yaparım nerdeyse. tarhanayı kayınvalidem yaptı. hazır değil yani. ellerine sağlık. birsürüde gönderdi. hep söyler "kızım bişeyiniz eksikse söyle göndereyim" diye. sağolsun bişeyimizi eksik etmez.

küçüklüğümden beri soframızdan hiç eksik olmayan bi çorba. annem pişirirdi bizde afiyetle yerdik. "çok basıt çorbayı yapmak" öyle derdim evlenmeden önce. hatta bütün yemeklere öyle derdim. annem biz okula gidince "siz okuyun ben başka bişey istemiyorum sizden" derdi. ne yemek yaptırırdı nede ev işi yaptırırdı bize.

evlenince biz burda ev bulamadık, mecbur hekim evinde kaldık 1 ay. tabi yemekler hep dışardan :). sonra ev bulduk, taşındık, herşeyimizi aldık, yerleşti. ilk evde yemek pişecek. eşim dedi "hadi patates kızartalım". iyi kızartalımda ben hiç patates kızartmadımki hayatımda. sağolsun hiç üstüme gelmedi bu konuda niye yapamiyosun diye. beraber yaptık.

aradan 2 sene geçti ve ben neler neler yapabiliyorum artık :)). biraz kendimi övmüş gibi oldum :) tamam tamam daha herşey o kadarda mükemmel değil ama "bi kadın 40 yılda kadın olurmuş" diyordu görümcem bana yemek konusunda.. bikaç denemeden sonra tarhana çorbamda çok güzel oluyor. sizinle paylaşmak istedim

tarhan çorbası

malzemeler:
3 yemek kaşığı toz tarhana
5 su bardağı su
1 yemek kaşığı salça(ben 1 yemek kaşığı domates salçası, 1 çay kaşığıda biber salçası kullanıyorum. biber salçası acı görümcem gaziantepten vermişti. az kullanıyorum. güzel bi tat veriyor)
2 yemek kaşığı tereyağı
1 çay kaşığı tuz (salça tuzluysa yetiyor ama değilse damak zevkinize göre ayarlayın. benim salçam tuzlu)
1çay kaşığı kuru nane
yapılışı:
1 su bardağı suda tarhanayı pişirmeden en az bi saat önce ıslatıyorum.

tencerede yağı eritiyorum.
salça ve nane ekleyip hafif karıştırdıktan sonra 4 su bardağı su ve ezdiğim tarhanayı ilave edip tuz atıyorum.

devamlı karıtırarak koyulaşması ve topaklanmamasını sağlıyorum.

kaynayınca karıştırmayı bırakıyorum.

5 dakika daha kaynatıyorum ve tarhana servise hazırdır..
afiyet olsun :)


başka bi postta görüşmek dileğiyle
bye bye

20 Ağustos 2011 Cumartesi

en son almanya ziyaretim

bilet aldık. vakit yaklaşıyor heycanda artıyor. annemgili göreceğim aylar sonra.o gün geldi. sabah kalktık hazırlandım ben ve eşimle aşşağıya indik. yola kadar yürüdük. dolmuş beni yoldan alacak. evet hakkariden vana kadar otobüsle değil dolmuşla gideceğim. başka bi seçeneğim yok. hakkaride havaalanıda olmadığından mecburum.

neyse biz beklemeye başladık. benim gözlerim sürekli doluyor.. "aşkım kendine iyi bak tamammı. sakın bişey yememezlik etme tammamı" eşimde "sen beni merak etme, gez bol bol tamammı".. aklım her seferinde hakakride eşimde kalıyor. benim gözler ama dahada kötüye gidiyor. durduramıyorumki. peçetede almamişim yanıma. yol kenarında bakkal vardı. sabahın köründe 6 da iyikide açıkmiş. ağlamak yok ama artık diye susturu eşim. güldürmeye çalışıyor iyi olayım diye. dolmuş geldi ve ben binim dolmuşa camdan el sallıyorum kendine iyi bak allaha emanet ol.. üzüle üzüle vardım vana ama nasıl vardım.

3 saat falansürüyor. öldüm dolmuşun içinde ya..iki dolmuş gidildi. biri havaalanına gidecekmiş biri merkeze. sen başta kim havaalanına gidecek kim merkeze gidecek ona göre bindir sene yolcunu. karman çorman bindirmişler. vana vardık. haydi bakalım başladı. "sen nereye, tamam sen kal, sen in, bavul varmıydı, o dolmuşa bin, sen gel buna bin" delirdim ben yav. geç kalıyorum uçağa. sonrada yolcunun birini bekledik. be dedim uçağı bi kaçırayım ben ne yapacağımı biliyorum. vardı havaalanına. koştur koştur küçücük bi yer zaten. nereye gideceğim belli ehmen gittim yetiştim uçağa..

istanbul aktarmalı uçuyorum bu sefer allahtan. yoksa bide antalyaya uçup ordan hamburga uçuyordum. vardım istanbula. kocaman bi yer burası havaalanı ise vandaki ne. hakkari merkezden daha büyük havaalanı yav... ara ara buldum gideceğim yeri çok beklemeden bindim ve vardık biz üç saat sonra hamburga. (uçak koprkum her seferinde biraz daha artıyor. inşallah geçer. çok korkuyorum..) hamburg benim şehrim. almanya benim memleketim. ne kadar türkde olsam benim evimdeymişim gibi hissettiğim yer hamburg. çok seviyorum orayı..

beni havaalanından babam aldı. tamirhanesi var oraya yakın. sonra annemgilin yeni evine gittik. çok merak ediyodum ben daha yeni görecektim. çok heyecanlıydım. vardık yeni evlerine vavv çok güzel yaa.. çok beğendim. o zamanlar blog açacağımdan habersizdim fotoğrafını çekmedim evin... ama daha bir sürü eksikleri vardı alınacak. ama ev mükemmel. eve vardık ve girik annem hamur işiyle uğraiıyor akşam bize halamlar, amcamlar, kardeşle., dedemler ve hamile kız kardeşim gelecekti. onu hamileyken ilk defa görecektim çok heyecanlıydım. annemle hasret giderdik. sonra yavaş yavaş hepsi heldi. o kadar mutluydumki.

ama çok kısa kaldım ora 2 hafta. bütün detaylari yazmak istiyorum ama çok uzun bi blog oldu sıkılmayın diye başka bi zaman anlatayım diyorum.. almanyadan bi kaç kare

bu dedem beni havaalanına götürüyor

buda canım annem







bunlarda arabadan ras gele çekilen hamburg fotoğraflari


burası havaalanı, giderken..

çok özledim yaa oralari ailemi

yeni bi blogda görüşmek dileğiyle bye bye

19 Ağustos 2011 Cuma

doğumgünüm

bi önceki postumdaki giydiklerim doğum günümde hediye gelmişti bana. eşim benim için sağlık ocağında (öğle tatilinde) kutlama hazırlamış. çok güzel bi süpriz oldu bana. hemşire hanımlarlada arkadaş olunca dahada bi güzel oldu.

ben o sıralar el sanatları kursuna gidiyordum. sabah oraya gittim. öğle tatilinde eşim geldi hocadan izin aldık bi saatliğine sağlık ocağına gittik.hemşire odasında sohbet ediyoduk emine ve rukiyeyle. sonra hadi mutfağa gecelim dediler. ben anladım bişeyler oluyo ama bu kadarını anlamamıştım.

mutfağa girdik biz neyse. masanın üstü yiyecek dolu. börekler, çörekler, pastalar. yedik yedik şiştik. sonra eşim dışarı çıktı. içeri bi girdi kocaman bi buket. nasıl seviniyorum ama. ağzım kulaklarımda. öyle bi çiçek alma huyu yok o zamanlar. artık yavaş yavaş alışıyor.




işte buketim :) çok güzel dimi. içinden bi mektup çıktı. çok güzel şeyler yazmış aşkım bana. birde boş bi kağıt. hayır boş değilmiş katlanmış. onu bi açtım karaca yemek takımının resmi. nasıl yaa.. aaa bana yemek takımı almış.

nasıl olsa yakında tainimiz çıkar alırsak kırılır diye düşünüyorduk. takım olmayan tabaklarla idare ediyodum. ama sonra düşündük garantisi falan varmış kırılınca. iyi dedik alalım, sonra dedik almayalım. bi alalım bi almayalım. en son eşim süpriz yapmış almış. ama karacada bize bi süpriz yaptı.

 akşam takım eve geldi. takımın bi parçası kırıkmış çıkarmışlar. ellerinde başka yokmuş. sipariş vermişler. gelince bize getirecekler. sonra vitrin takımı olduğunu öğrendim. istemedim. dedim nasıl olsa yeni takım gelecek onu alırız. tamam dediler. ama bir ayı geçti bize ulaşması.

neyse bunada şükü geldi ya. aradilar bi parca daha kırıkmış. ee ama yeter artık. yokmu elinizde sağlam bi takım. yokmuş hepsi satılmış gelir gelmez. kızdım istemiyorum dedim. eşim ikna etti boşver parçaları değiştirelim diye tamam dedim. neyse ikinci takımı getirdiler. bizdeki takımı aldılar. kırık parçayı değiştirdi. tamam dedik adam gitti.

ben kutuyu açmaya başladım. bi baktım yok artık yine kırık bi parça. bu ne ya. bi sağlam takım veremediler bize. daha bayisinden bize gelirken kırılan şey biz taşınırken haydi haydi kırılır. eşime dedim ara istemiyorum takım falan. kızdık ikimizde. aradık adam allahtan sorun çıkarmadan tamam dedi. gerçi yine ufak sorunlar çıkardı. yok fiş yokmuş falan filan. ama hallettik. yine eski tabaklarımı kullanıyorum :))

aa nerelere gittim yavv. doğum günümü anlatıyordum.. eşim hediyesini verdikten sonra. sağlık ocağı ekibi verdi hediyesini. o kadar çok beğendimki..

pantolon aslında kahve rengi tonlarındaydı ama kısa geldi:( bizde beyazla değiştirdik.

 yakından çektim eşarbı. uzaktan çok belli deildi
başka bi postta görüşmek dileğiyle
bye bye

17 Ağustos 2011 Çarşamba

pazartesi ne yaptım ve ne giydim

pazartesi hatice ablama davetliydik.

hatice ablam benim çok sevdiğim bi arkadaş. hakkaride ilk arkadaşım o oldu. iki tanede dünyalar güzeli kızı var. bana her konuda yardımcı ve destek oldu. komşuluğu ondan öğrendim. maalum almanyada komşuluk yok herkes işinde güçünde almanyada. bana komşuluğun ne kadar güzel olduğunu gösterdi.

büyük kızı nazlı 5 yaşında. çok seviyor beni. eşimden bile kıskanıyor :). eşim yolda yürürken elimi tuttuğunda hemen bana küserdi. ilk başta noluyo bu çocuğa derdik ama sonra anladık. alıştı artık küsmüyor.

küçük kızı şenel naz 2 yaşında o kadar tatlıki anlatamam. tanıştiğimizda 4 aylıktı. sessiz uslu bi bebekti. şimdi bi görseniz varya kıyametleri kopariyor. ablasınıda öyle bi kıskanıyorki anlatamam.. çok seviyorum onları..

ağustos 2009 da geldim ben buraya. aralıkta da hatice ablalar komşu oldu bize. o gelmeseydi kesin depresyona giriyordum. onlarla tanışmadan hemen önce canım babaannemi kybetmiştim. benim ilk kaybım o oldu. çok kıymetliydi benim için. sonra biz memlekete gittik cenazeye. dönünce hatice ablayla tanıştım.. çok destek oldu bana. yeri geldi anne oldu, yeri geldi kardeşim oldu. hiçkimseyle paylaşamadığım şeyleri paylaşabiliyordum onunla..

hatıce abla hakkını helal et. az kahrımı çekmedin.

nerden nereye gelim yavv.. neyse ben iftarı anlatacaktım size :)

çok güzeldi ama makinam evde kaldığından sofraı çekemedim.
menü: yayla çorbası, kuru fasulye, pirinç pilavı, fırında kanat, çok güzel soslu salata, turşu, kavun..
o gün çok su içince çok bişey yiyememiştim ama şimdi nasıl acıktım :( neyse iftara az kaldı..

o gün giydiklerimde bunlar


  başka bi postta görüşmek dileğiyle 
bye bye

14 Ağustos 2011 Pazar

hertarafta dosya var imdaat gezmek istiyorum...

bir haftadan fazladır eşim sürekli dosya inceliyor. yetiştirmesi gerekiyormuş perşembe gününe kadar. bende elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum ama bi yerden sonra benimde yapabileceğim bişey olmuyor.
iki senedir evliyiz. evlenmeden önce günde iki paket sıgara içiyordu. evlenince bıraktırmıştım. "hiç içmedimi" diye soracaksınız, tabiki içti ama çok az kırk yılda bi. şimdi dosyalar sağolsun yine başladı :( dosyalar bi bitsin bırakmayı düşünüyorum diyor.. inşallah bırakır..
masanın sonundaki dosyala bitti allaha şükür. sağ taraftaki dosyala kaldı. onlarda bi bitsin sürekli gezeceğiz. işden eve geliyor dinleniyor iftara kadar sonra haydi dosya incelemeye. ya uykusu gelene kadar, ukusu gelmemişse sahura kadar. sonra yat kalk yine aynı.
beni tutsanız evde kalmazdım. asla.. hadi gezmeye gidelim diye durmazdım. ama simdi bırak dışarıya çıkmayı hadi film izleyelim. evde beraber bişeyler yapalım demeye bile çekiniyorum. yazık adam yetiştirecem diye can atıyo ben hala gezme peşinde olamadım :)



dosyalar burdan daha iyi görünüyor. neyseki çoğu gitti azı kaldı


bunlarda biten dosyalar :)))


ilk postumda belirttiğim gibi almanyadan geliyorum türkiyede hiç eğitim almadım. ufak tefek hatalar olursa kusura bakmazsınız artık...

13 Ağustos 2011 Cumartesi

bende blog dünyasına katılıtorum

uzun bir takipten sonra bende artık blog açmaya karar verdim. daha önce yorum bile yazmaya korkan ben artık kendi bloğumu açmaya cesaret ettim ve sonunda yaptım.

biraz kendimden bahsedeyim. almanyada doğdum. 23 yaşıma kadar orda yaşadım ve 5 yıllık bi birliktelikten sonra evlenip türkiyeye yani hakkariye taşındım. şimdi 2 yıldır burdayım. artık alıştım sayılır.ilk başta çok zordu, eşim çok destek oldu bu konuda.

şimdilik benden bu kadar.